Alman fizikçi Werner Heisenberg (Verner Hayzenberg)'e 20.yüzyılın en şaşırtıcı buluşunun ne olduğu sorulduğunda 1930'larda öngörülen antimaddenin keşfi olduğunu belirtiyordu.
Antimadde,sanki evrene tutulan büyülü bir ayna gibiydi;içinde madde dünyasındaki parçacıkların çoğu özelliğinin ters yüz edilmiş halini yansıtan bir ayna.Daha da ilginci madde,yansıması olan antimadde ile karşılaştığında şiddetli bir gama ışınımı parlamasıyla yok oluyordu.
Antimadde bulunuşundan beri fizik araştırmalarında en ön sıralarda yerini aldı.Parçacık fizikçileri,temel fizik yasalarının yanlış olduğunu kanıtlamak ve deneylerinde kullanmak için bu maddeden yeterli miktarlarda ürettiler.Antimadde,tıbbi tarama teknolojisinde de önemli bir rol oynadı.Bilim insanları ve bilim-kurgu yazarları,bir gün antimaddenin tek enerji kaynağı olacağını ve uzak araçlarında kullanabileceğini söylüyorlar.
Antimaddeye ilişkin ilk ipuçları 1920'lerde İngiliz fizikçisi Paul Dirac (Pol Dirak) 'ın fizik dünyasındaki en son fikirler olan Einstein(Aynştayn) 'ın Özel Görelelik Kuramı ve kuantum fiziğini bir araya getirmeye çalışmasıyla ortaya çıktı.Özel Güvenlik Kuramı,cisimlerin hızlarının ışık hızına yaklaştığı durumları :kuantm fiziği ise parçacıkların küçük ölçeklerde nasıl davrandıklarını tanımlar.
1925'ten önce bu iki kuram birbirinden bağımsız gelişti.Fakat atomun içerisindeki elektronun hareketini tanımlamak için her ikisine de gereksinim duyuldu.Çünkü elektronlar ışık hızına yakın hızda hareket ediyorlardı.
Sonuç olarak Dirac her iki kuramı birleştirerek ''Dirac Denklemi'' olarak bilinen,''Elektronun Göreli Kuantum Kuramı'nı ortaya koydu.İşin garip tarafı,Dirac'ın, denkleminde elektronla aynı ağırlıkta ancak zıt yüklü bir parçacığın olması gerektiğini üzerinde durması idi.Dirac 1931'de antielektronun,diğer adıyla pozitronun varlığından söz ediyordu.Dirac,pozitron ile elektronun bir araya gelip gama ışını yayarak yok olduğunu belirledi.Bu işleme yok olma(annihilation)denilmektedir.
Pozitronun varlığı 1932'de Amerikalı fizikçi Carl Anderson (Karl Endırsın) tarafından doğrulandı.Anderson,kozmik ışın adı verilen,uzaydan gelen yüksek enerjili parçacığın atmosferdeki moleküllerle çarpışmasıyla anti parçacıkların meydana geldiğini fark etti.
Bilim insanları artık bütün parçacıkların bir antimadde eşi olduğunu biliyorlar;protona karşılık bir anti proton,nötrona karşılık antinötron vb. Bu antimadde çiftleri eşit kütleye sahiptir.
Antimaddenin keşfiyle çoğu şaşırtıcı sonuç açıklığa kavuştu.Örneğin,kararsız bir çekirdek beta bozunumu adı verilen süreçle bozunur ve bir elektron açığa çıkar.Bilim insanları,çekirdek bozunurken her ne kadar belirli bir enerji değişimi olsa da açığa çıkan elektronların belirli bir maksimum noktya kada enerji spektrumlarının sürekli olduğunu buldular.Bu,maksimum noktanın altında bir enerjiye sahip elektronların olması durumunda eksik olan enerjiye ne olduğu konusu,fizikçileri epey düşündürdü.Hatta Danimarkalı fizikçi Niels Bohr (Nils Bor),beta bozunumunun Enerji Koruma Yasası'nı ihlal ettiğini düşünmüştü.Ancak 1930'da,Avusturya asıllı İsviçreli fizikçi Wolfgang Pauli(Volfgang Pauli)bir çözüm önerdi:Eksik enerji,gözlenemeyen bir parçacık tarafından taşınıyordu,parçacığın adı nötrinoydu.
Bugün beta bozunumu sırasında ortaya çıkan,elektrona eşlk eden parçacığın antinötrino olduğu bilinmektedir.
